ALEViLER VE KURBAN BAYRAMI
Kurban, kelime olarak Arapça “Kurb” sözcüğünden türemiştir. Anlamı “yakın olmak”, “yaklaşmak” demektir. Dini bir terim olarak kurbanlık, Hakk’a yaklaşmak niyetiyle belli günlerde kesilen hayvana verilen addır. Tevrat'ta ve Kur’an tesfirlerinde anlatıldığına göre, İbrahim Peygamberin Hakk’a “Eğer bir oğlum olursa onu senin yoluna kurban ederim" diye yakarışının arından dünyaya gelen oğlu İsmail’i, verdiği söz de durarak, Hakk yoluna kurban etmek ister. Bunun üzerine Cebrail tarafından bir koç indirilir ve İsmail kurban olmaktan kurtulur. O günden bu yana, kurban geleneği bütün inançlarda yerini almıştır. Eski uygarlıkarda çok tanrılı dönemde, “doğa üstü” güçlere “hoş görünmek”, onlardan kötülüklere engel olmalarını istemek, şükranlarını sunmak için yapılan dinsel törenlerdi. Tarihsel süreçte inanç mensupları yalnız insan ve hayvan kesmek yoluyla değil, çeşitli ürünler sunmak yoluyla bu dinsel törenleri gerçekleştirmişlerdir. Kanlı kurbanlar insan ve hayvanlar, kansız kurbanlar yiyecek ve içeceklerdir. Kurban inancı adak inancıyla da bağımlıdır. İnanç gereği Tanrıya her zaman, ya da o an için haz vermek üzere kurban sunulur. İnsanların kurban edilmesi ilk çağların yakın dönemlerine kadar sürmüştür. Bu öykülerin mitolojik açıdan gerekçelerini bilimadamları açıklamaktadır. Bir takım doğa afetlerine karşı “Tanrıların gazabından” kurtulmak için genç insanların kurban edildiği tarihi tapınaklara halen Anadolu’da rastlanmaktadır. Maalesef bu tip “insan kurban edilmesi” anlayışı şeriatçı-yobaz çevrelerin bir kısmında zaman zaman görülmektedir. Son zamanlarda İslam teologları ve bir takım bilimadamları Kur'an’da kurban kesmenin emr edilmediğini söyleyip duruyorlar ve tartışmalar gittikçe yoğunlaşıyor. (Yaşar Nuri Öztürk, Zekeriye Beyaz, Hüseyin Hatemi vb) ama buna rağmen Türkiye’de bilinçsizce dinin hiç emr etmediği bir şekilde hayvanlara işkence ve eziyet yaparak ortalığı kan gölüne çevirmek ibadet değildir. Piri evine geldiğinde, Cem yapıldığında, Hızır ve Muharrem ayı geldiğinde, Müsahiplik tutulduğunda, herhangi bir dilekte bulunulduğunda adağını yerine getirmek ve Hakk’a yürüyen bir aile bireyi niyetine lokma vermek için kurban kesilir. Aleviler esas olarak kurbanı “YOLA KURBAN OLMAK VE YOL UĞRUNDA GEREKİRSE BOYNUNU VURDURMAK” olarak algılarlar. Alevilerde ise kurban dendiği zaman asıl kurban nefsini tığlamaktır .Çünkü Alevilerde dualarda "canım kurban tenim tercüman" diyerek ikrar verip ikrarında durmaktır, ilim ve irfanla olgunlaşıp erenler yolunda el ele el hakka insani kamil mertebesine erip o meydana gelmektir Allah Allah deyip gel bu meydana Canım erenlere kurban Gerçek olan olur gani Alevi inancının temeli ikrar vermektir ve ahdine sadık olmaktır. Yani “ÖL İKRAR VERME, ÖL İKRARINDAN DÖNME” anlayışı ile ikrarına sadık, sözünden dönmeyen, ahde vefalı, ve yolu uğruna canını seve seve verecek kamil insanı yaratmak Aleviliğin temel anlayışıdır. Alevilikte hak yemeden, hak yedirmeden insanca mutlu yaşamak "dünyada cennet” için mücadele etmek, insanlık yoluna hizmet etmek en büyük kurbandır.. Hüseyin, Eba Müslüm, Hallac-ı Mansur, Seyid Nesimi, Pir Sultan, Bedreddin, Seyit Rıza ve tüm Alevi uluları bu yolda, kaç baş koç veya deve kurban kestikleri ile değil, gerektiğinde insanca yaşama uğruna, bu yola (amaca) kendi başını ‘kurban’ verdikleri için anılır. Amaç canlara işi, aşı yaşamı, kan akıtmadan her şeyi paylaşmayı, birbirine ‘kurban olmayı’ sevmeyi öğretmektir. Alevilerin birbirine tüm canlara ve Hak’a vereceği en büyük kurban SEVGİDİR.. Alevilikte “kurban” lokmadır. Yetmiş deve ile Kabeden gelsem Arafatta kurban kessem yedirsem Kul Himmet Bu gün Alevi-Bektaşiler artık kanlı görüntülerden uzakta özellikle şehirlerde kurumlarımıza maddi katkı yaparak, olanakları bulunmayan kişilerin çocuklarına eğitim katkısı ve bursu vererek kurbanlarını “kansız” ve en yararlı bir şekilde yapabilirler. Bu konuda dedelerimizin de sünni etkileşimden uzak gerçekleri halka anlatmasında fayda vardır. Nitekim “Ramazan Bayramı” yapmak isteyen canlara bazı Cem evlerinde Alevilerin Ramazan konusundaki düşünceleri, fikirleri ve tarihsel gerçekler anlatılmış Canlar konuyu kısa sürede idrak etmişlerdir. Kurban Bayramı vesilesi ile de dedelere gerçeklerin anlatılması, halkımızın aydınlatılması konusunda büyük görevler düşmektedir. Bu konuda gerekli bilgi kendi tarihimizde, nefeslerimizde, deyişlerimizde, yol önderlerimizin sözlerinde ve davranışlarında mevcuttur. Bozatlı Hızır hepimizin yoldaşı olsun. MUSA KAZIM ENGİN |